Osmanlılarda Eğitim ve Öğretim (Özet)

ilteriş Çevrimdışı

ilteriş

Kağan
Yönetici
OSMANLILARDA EĞİTİM VE ÖĞRETİM

İyi bir insan, iyi bir vatandaş yetiştirmek amacıyla yapılan çalışmaların tümüne eğitim denir.

Osmanlı devlet anlayışında eğitimin hedefi; itaatkâr, hoşgörülü, sorumluluklarını bilen, kanunlara uyan, başkalarına saygılı, çevresine yararlı kişiler yetiştirmekti.

1- ENDERUN

Bu okul II. Murat Dönemi’nde Edirne Sarayı’nda açılmıştır. Endurun’un en önemli özelliği, saray üniversitesi olmasıdır. Osmanlı Devleti’ni yönetecek idareci, komutan, devlet memuru ve sanatkârlar burada yetişmiştir. Bu okul İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nda faaliyetlerine devam etmiştir.

Devşirme sistemiyle toplanan çocuklar, burada iyi bir Müslüman, güvenilir ve nitelikli bir devlet adamı veya usta sanatkâr olarak yetiştirilirdi. Daha sonraları Enderun’a Müslüman ailelerin çocukları da alınmıştır.

Enderun’da öğrenciler şu dört alanda eğitilirdi:

Beden eğitimi.

Saray İşlerini uygulamalı olarak öğrenme.

Yetenekleri doğrultusunda bir sanat dalında uzmanlaşma.

Teorik öğrenim yaparak İslami bilgilerini arttırma.

Eğitim-öğretim birbirini izleyen yedi oda(Koğuş) içinde yapılırdı. Bu odalar; Büyük Oda, Küçük Oda, Doğancılar Odası, Seferli Odası, Hazine Odası ve Has Oda’dır.

Enderun Mektebi, eski önemini yitirmekle birlikte 20. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiş 1909 yılında kapatılmıştır.

2- MEDRESE

Osmanlı Devleti’nin dayandığı sistemlerin temel düşüncesini veren, eğitim ve öğretim sisteminin temel kurumu medreselerdir.

Medrese, nakli ve akli bilimlerin öğretildiği eğitim kurumudur. İslam dinine ilişkin bilimler Nakli bilimleri oluşturur. Tefsir (Kur’an-ı Kerimin açıklaması), Fıkıh (İslam hukuku), Kelam (İslam felsefesi) nakli bilimlerdendir. Akli bilimler ise, bir yönüyle Allah’ın varlığını ve yüceliğini kanıtlayan, diğer yönüyle dünyanın düzenini ve özünü akıl yoluyla açıklayan bilim dallarıdır. Matematik, Cebir, Tarih, Fizik, astronomi akli bilimlerdendir.

İlk medrese 1331 yılında Orhan Bey tarafından İznik’te açılmıştır. Buraya atanan ilk müderris ise Davud-ı Kayseri’dir. Daha sonra başta Bursa, Edirne ve İstanbul olmak üzere hemen hemen her Osmanlı şehrinde medreseler açılmıştır. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman Dönemlerinde medrese eğitim ve öğretimi en yüksek seviyeye ulaşmıştır.

Medrese, esas itibariyle Hariç, Dâhil ve Sahn olmak üzere üç bölümden oluşuyordu. İlkokul düzeyindeki Hariç derslerini veren öğrenci, isterse ortaokul seviyesindeki Dâhil derslere devam ederdi. Öğrenci Dâhil medreselerini bitirdikten sonra Sahn medresesinde eğitimini sürdürürdü. Sahn talebesi, danişmend veya softa (suhte) ismiyle öğrenim görür ve buralardan İcazetname denilen diploma ile mezun olurdu.

Medreselerde ders veren öğretmenlere Müderris, yardımcıklarına da Müid denirdi.

Osmanlılarda eğitimin ilk basamağı Sıbyan Mektebi idi. Bunlara “Mahalle Mektebi” de denirdi. Hemen her mahallede, her caminin yanında bir Sıbyan Mektebi vardı. Sıbyan mekteplerinde eğitim karma ve ücretsizdi. Bu okullar vakıflar eliyle yönetilirdi. Din bilginleri, kadı, doktor, matematik ve astronomi bilginleri gibi Osmanlı aydınlarının büyük kesimi medreseden yetişiyordu.

Osmanlılarda ilköğretim II. Mahmut zamanında zorunlu hale getirilerek 1847 yılında Sıbyan Mektepleri Talimnamesi yayınlandı. Bu talimnameye göre eğitim ve öğretimin süresi dört yıl olarak belirlenerek öğrencilerin okula devam etmesi zorunlu hale getirildi Tanzimat’tan sonra Avrupa’dan örnek alınarak yeni ilköğretim okulları açıldı. İlköğretim Sıbyan Mektepleri (Ana Okulu), İptidailer (İlkokul) ve Rüştiyeler (Ortaokul) olmak üzere üçe ayrıldı. 1869’da yayınlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile her köy ve mahallede Sıbyan Mektebi kurulması kararlaştırıldı

Osmanlı Devleti’ndeki genel amaçlı orta öğretim kurumlarının belli başlıcaları “İdadiler (Ortaokul), Sultaniler (Lise) ve Darulmaarif (Rüştiyeler ile Darülfünün arasında eğitim veren lise dengi okul)’tir”.

Osmanlı Devleti’ndeki yüksek öğretim kurumları ise Darülfünündür. 1871 yılında kapatılan Darülfününlar zaman zaman açılmışsa da istenilen sonucun alınmaması üzerine 1933 yılında kapatılarak yerine üniversiteler açılmıştır.

Medreseler, kuruluş döneminden Tanzimat’a kadar ülkenin bilim ve adalet hayatına önemli ölçüde de yönetime hâkim olmuştur. Batıdaki gelişmelere ayak uyduramayan medreseler, Tanzimat sonrasında gelişmeyi engelleyen kurum haline gelmiş ve 3 Mart 1924 yılında çıkarılan “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile kapatılmışlardır.

Medreselerin bozulma nedenleri:

Medreselerde pozitif bilimlere yeterince önem verilmemesi.

İlmiye mensuplarının hak etmediği halde terfi ettirilmesi.

Rüşvet ve iltimas ile müderris atanması.

Softa (suhte) denilen medrese talebelerinin mezuniyetten sonra iş bulamayıp Celali İsyanlarına katılması.

Okumuş kitlenin memuriyet dışında herhangi bir sahaya sevk edilememesi.

NOT: Tanzimat dönemine kadar bütün eğitim kurumları Şeyhülislama bağlı idi.

3- AZINLIK VE YABANCI OKULLARI

Osmanlı Devleti, birçok millet ve kültürü içinde barındırıyordu. Bu nedenle, Osmanlı topraklarında yaşayan ve Türk olmayan pek çok azınlık kendi okulunu açmıştır. Azınlık okulları, gayrimüslim topluluklara bağlı eğitim kurumlarıdır. Azınlık okulları, patrikhaneler ve hahamhaneler aracılığıyla bağımsız olarak yönetilmişlerdir. Azınlıklara ait okullar, genellikle kiliselerin yanında ona bağlı olarak açılmaktaydı (Fener Rum Papaz Mektebi, Heybeliada Papaz Mektebi, Musevi Asri Mektebi azınlık okullarındandır).

Azınlık okullarının dışında, Avrupalı devletlerde kendi politik çıkarlarına uygun düşen herhangi bir Osmanlı azınlığını koruma bahanesiyle okullar açmışlar ve onlar aracılığıyla çıkarlarını sürdürmeye çalışmışlardır. Bu amaçla Fransızlar Saint Benoit, İngilizler Beyoğlu Kız lisesi ile Nişantaşı İngiliz Erkek Lisesini, Amerikalılar ise Robert Kolejini açmışlardır. Bu devletlerden başka Almanya, İtalya, Avusturya, İran ve Rusya’da Osmanlı Devleti’nde okullar açmıştır.

Osmanlı Devleti’nin parçalanmaya başladığı son yıllarda azınlık ve yabancı okulları, başta din ve mezhep propagandası olmak üzere öğretmen kisvesiyle papazların ve casusların bir üssü haline gelmiştir.

EĞİTİM VE ÖĞRETİM ALANINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER

1857 yılında Maarif-i Umumiye Nezareti (Genel Eğitim Bakanlığı) kurularak Milli Eğitim Bakanlığı’nın temeli atıldı.

1861 bir nizamname çıkarılarak harbiye, bahriye ve tıbbiye dışındaki okullar Maarif-i Umumiye Nezaretine bağlandı. Böylece askeri ve sivil okullar birbirinden ayrılmış oldu.

II. Mahmut döneminde ilköğretim zorunlu hale getirilerek, medreselerin yanında yeni tarz okullar açılmıştır.(Bu durum mektepli-medreseli tartışmalarına yol açmıştır.

1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi çıkarılarak eğitim yeniden düzenlenerek sistemleştirilmiştir.

Azınlıklara kültür, eğitim ve inanç özgürlüğü tanıyan Osmanlı Devleti, okul açma izni de vermiştir.

Kapitülasyonlardan faydalanarak yabancı devletlerde Osmanlı Devleti’nde okullar açmıştır.

Batı tarzı eğitim veren pek çok okul açılmıştır. Darülfünün (Yüksekokul–1845), Darülmuallimin (Öğretmen Okulu–1848), Darülmaarif (Devlet memuru yetiştiren Lise Dengi Okul–1849), Mektebi Mülkiye (İdari personel yetiştiren okul–1859), Islahhane (Sanat Okulu–1860), Lisan Mektebi (Yabancı Dil Öğreten Okul–1864), Sanayi Mektebi (Sanat Okulu–1868), Hukuk Mektebi ( 1874), Baytar Mektebi ( Veteriner Okulu–1895), Galatasaray Sultanisi ( Lise Düzeyinde Açılan İlk Okuldur–1868), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar okulu–1881) ayrıca Orman ve Maden Mektebi, Telgraf Mektebi ve Müze Mektebi gibi başka meslek ve sanat okulları da açılmıştır.
 
K Çevrimdışı

Katun

New member
Ynt: Osmanlılarda Eğitim ve Öğretim (Özet)

OSMANLILARDA EĞİTİM ve ÖĞRETİM

Osmanlı Devleti bireyin iyi ve meslek sahibi bir insan olmasını, kanunlara uymasını hedefleyen bir eğitim anlayışını benimsemiştir. Bu anlayış XIX. yüzyıldan itibaren Avrupa-ya öğrenciler gönderil meye başlanmasıyla çağdaş ve idealist insanlar yetiştirme anlayışına dönüşmüştür.

Halk eğitimi

Osmanlı Devleti-nde örgün eğitim faaliyetlerinin dışında kalan eğitime halk eğitimi denir. Halk eğitimi cami, mescit, tekke, zaviye ve kıraathane (kahvehane) gibi yerlerde verilmiştir.

İlköğretim

Osmanlı Devletinde 4 - 6 yaş arasındaki çocuklar sıbyan ya da mahalle mektebi adı verilen ilkokullara gönderilmiştir. Vakıflar tarafından yönetilen bu okullarda eğitim karma ve ücretsizdir.

Osmanlılarda ilköğretim 2. Mahmut döneminde İstanbul için zorunlu hale getirildi. 1847 yılında Sıbyan Mektepleri Talimnanesi yayınlanarak eğitim süresi dört yıl olarak belirlendi. Tanzimat Dönemi-nde her köy ve mahalle de bir sıbyan mektebi açılması kararlaştırılarak ilköğretim her alanda yaygınlaştırılmaya çalışıldı.

Medreseler

Osmanlı Devleti-nin temel eğitim kurumu medreselerdir. Kuruluş Döneminden Tanzimat'a kadar ülkenin bilim, adalet ve yönetiminde medrese mezunları ağırlıktaydı. Medreselerden mezun olanlar kadı, müderris, müftü, doktor, astronom, matematikçi ve din bilgini olarak yetişmişlerdir. XIX. yüzyıla kadar yetişen Osmanlı aydınlarının tamamına yakını medrese mezunudur.
İlk Osmanlı medresesi Orhan Bey döneminde İznik'te açılmıştır. Fatih döneminde açılan Sahn-ı Seman Kanuni döneminde açılan Süleymaniye medreseleri ile Osmanlı eğitim ve bilim düzeyi çok ileri bir düzeye ulaşmıştır.

XVI. yüzyılın sonlarına doğru bozulmaya başlayan ve Batıdaki gelişmelere ayak uyduramayan medreseler, Tanzimat sonrasında gelişmeyi engelleyen kurumlar haline gelmiştir. Bu nedenle yeni Türk Devleti'nin kuruluşundan bir süre sonra kapatılmıştır (1925).

Medreselerin bozulmasında,
1-Pozitif bilimlerin medreselerin programından çıkarılması
2-Kanunlara aykırı olarak medreselere müdahale edilmesi
3-Medrese ile ilgisi olmayanlara müderrislik verilmesi ve ulema çocuklarına daha beşikte iken müderrislik gibi ilmi rütbeler verilmesi
4-Genellikle medreselerin bir vakfa dayanması ve vakıf koşullarının dışına çıkamadığından kendini yenileyememesi
5-Medrese mezunlarının memuriyet dışında bir sahada görevlendirilememesi
6-Bazı mezunların işsiz kalınca Celali isyanlarına karışması
etkili olmuştur

Tanzimat Dönemi'nde Batılı tarz eğitim anlayışının benimsenmesiyle ilköğretim; sıbyan (anaokulu), iptidai (ilkokul) ve rüştiye (ortaokul) olarak ayrıldı.

Enderun

Devlet memuru, idareci, komutan ve sanatkar yetiştirmek amacıyla kurulan saray okuluna Enderun denilmiştir. 2. Murat tarafından Edirne sarayında kurulan bu okul, Fatih döneminde tam olarak kurumsallaşmış, bazı düzenlemeler yapılarak ve ismi değiştirilerek 1910 yılına kadar devam ettirilmiştir.

Enderun mektebi, Osmanlı devlet hayatına çok sayıda sadrazam, vezir, yüksek rütbeli asker, hattat, şair, müzisyen, ressam ve minyatür ustası yetiştirmiştir.

Eğitim Sistemi'nde Yenilikler

Islahat Fermanı eğitim alanında yenileşmede önemli bir dönüm noktası oldu. 1857de Maarif-i Umumiye Nezareti (Genel Eğitim Bakanlığı) kurularak Milli Eğitim Bakanlığı'nın temeli atıldı.

Bu gelişmeden sonra ilk defa Eğitim Bakanı kabineye girdi. 1861 de Nizamname çıkarılarak Harbiye, Bahriye ve Tıbbiye dışındaki okullar Maarif-i Umumiye Nezareti'ne bağlandı. Böylece askeri ve sivil okullar birbirinden ayrılmıştır.

XIX. yüzyılda eğitim-öğretim faaliyetlerine önem verilmiştir. 2. Mahmut döneminde İlköğretim zorunlu hale getirilmiştir. Bu dönemde Avrupa-ya öğrenciler gönderilmiş, medreselerin yanında yeni tarz okullar açılmıştır. Bu durum mektepli - medreseli tartışmalarına yol açmıştır.

Azınlıkların ve Yabancıların Açtığı Okullar

Azınlıklara kültür, eğitim ve inanç özgürlüğü tanıyan Osmanlı Devleti, azınlıklara okul açma izni de vermiştir. Azınlık okulları, Patrikhaneler ve Hahamhaneler aracılığıyla yönetildi. Bu okullarda bağlı bulunduğu kilisenin papazı veya havranın hahamı ders veriyordu.

Kapitülasyonlardan faydalanarak okul açma imtiyazını elde eden yabancı ülke misyonerleri Osmanlı topraklarına gelerek çalışmalara başlamışlardır. Önceleri dini nitelik taşıyan ve kiliselere bağlı olarak kurulan okulların yanında Elçilik Okulları da açılmıştır. Bu okullar zamanla amacından saparak yabancı devlet okulları haline geldi ve Osmanlı Devleti aleyhine çalışmaya başladılar.

Katoliklerin koruyucusu olan Fransa ülkemizde ilk okulu 1583te açtı (Saint Benoit). Bu okul Osmanlı topraklarında açılan ilk yabancı okuldur.
Ermeniler, Yahudiler, İngilizler, Fransızlar, Amerikalılar, Almanlar, İtalyanlar ve Avusturyalılar da Osmanlı ülkesinde okullar açmışlardır.

Yabancı okullar;

Azınlıkların ulusçuluk yönlerinden yararlanarak Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmelerinde önemli rol oynamıştır. İsyanların artması Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasını hızlandırmıştır.

Osmanlı topraklarında okul açan İngiltere, Fransa, ABD, Almanya gibi ülkeler kendilerine yakın gördükleri azınlıkları Osmanlı Devleti-ne karşı kışkırtarak değişik alanlarda kendilerine çıkar sağlamışlardır.

Yabancı okulların bazı faydaları da olmuştur. Bu duruma Osmanlı ülkesinde çağdaş eğitim yöntemlerinin ve araçlarının tanınması, dünyadaki gelişmelerin Türk toplumunda tanınması, Osmanlı maarifini harekete geçirmesi örnek olarak gösterilebilir.
 
Geri
Üst