Büyük Selçuklular'ın Suriye politikası Ve Atsız Bey

raltar Çevrimdışı

raltar

Super Moderator
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşâh’ın Suriye, Filistin,Mısır Politikası ve Türkmen Beyi Atsız
Salim KOCA


“Mısır’ın kalkanı” olarak görülen Filistin ve Suriye toprakları, X. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren (halife el-Müizz Lidinillâh zamanı: 953-975) Mısır Fatımî Devletinin hâkimiyeti ve denetimi altında idi. Fatımîlerin bölgedeki en önemli merkezleri, “Mısır’ın tacı” olarak nitelendirdikleri Şam (Dımışk) şehri idi. Ayrıca onların, Kudüs, Trablus, Sayda, Sûr, Akka, Hayfa, Arsûf, Yafa,Askalan, Gazze ve Rîf gibi şehirlerde de kuvvetli garnizonları bulunuyordu.

Sultan Alp Arslan’ın Bizans ordusunu karşılamak üzere Kuzey Suriye’den ayrılmasından hemen sonra bölgeye Azerbaycan ve Errân (Karabağ) üzerinden kalabalık bir Türkmen kütlesi gelmiştir. Bu Türkmen kütlesi, devrin kaynaklarında, “Yavgiyye” veya “Nâvekiyye” adıyla tanıtılmıştır.

Selçuklu tarihçisi Osman Turan’a göre, “Yavgiyye”, Türkçe “Yabgulu” sözünün Arapça söylenişidir. Bu isim Selçuk Beyden sonra Türkmenlerin başına geçen Arslan Yabgu’nun unvanına izafeten söylenmiştir. Arslan Yabgu’ya bağlı Türkmenler anlamına gelmektedir.

1071 yılı içinde Suriye’ye gelen Türkmen kütlelerinin başında Kızlı, Atsız ve Şökli (Şöklü) adında beyler bulunmaktaydı.Bunlardan Kızlı, bu sırada diğer beylerin üzerinde bir mevkiye sahip olup, hepsinin
lideri konumundaydı.

Fatımîlerin Akka valisi Bedrü’l-Cemâlî, Türkmen beylerini yanına davet edip, onlara oturmaları için toprak verdi. Bundan amacı, onları, Arap kabîlelerine karşı kullanmaktı. Türkmen beyleri, Bedr’in bir türlü baş edemediği Arap kabîlelerini kolayca yerlerinden söküp attılar. Türkmen beyleri, göçerlerini alıp, Taberiyye gölü çevresine geldiler. Bölgeyi kendi aralarında bölüşerek yerleştiler.

Fakat, bölgedeki Arap kabîleleri (Bedevîler), Akka valisi Bedr’in tahrik ve teşvîkiyle Türkmen beylerini oturdukları yerlerde rahat bırakmadılar. Bir araya gelip, topluca Türkmenlerin üzerlerine yürüdüler. Türkmen beyleri, önce karşılık vermeyecekmiş gibi davranarak, Bedevî reislerini yanılttılar; sonra da üzerlerine sürpriz bir gece baskını düzenleyip, bozguna uğratmak suretiyle onları tamamen bölgeden attılar. Türkmen beylerinin faaliyetleri bununla da sınırlı kalmadı; onlar, bu defa Mısır Fatımî valilerinin ellerinde bulunan şehirlere yöneldiler.

Türkmen beylerinin ilk hedef aldıkları yer, Akdeniz sahilindeki Akka şehri ve kalesi oldu. Fakat, Türkmen kuvvetlerinin başında bulunan Kızlı Bey,şehri kuşatırken öldü. Kızlı’nın yerini alan Atsız (1073), kuşatmaya devam etti ise de, şehrin deniz tarafından yardım alması yüzünden o da başarılı olamadı.

Karşılaştığı güçlükler yüzünden Akka şehrini ve kalesini almaktan vazgeçen Atsız, bu defa Filistin’in Kudüs şehri üzerine yürüdü. Türkmen kuvvetleriyle Kudüs surları önüne gelen Atsız, burada işini son derece kolaylaştıran bir durum ile karşılaştı: Şehrin Fatımî valisi Türk kökenli olduğu için kendisine
direnmek niyetinde değildi. Bu yüzden Atsız’a haber gönderen vali, kendisine aman verilmesi halinde şehri hemen teslim edeceğini bildirdi. Fatımî valisininteklifini memnuniyetle kabul eden Atsız, İslâm dünyasının bu önemli şehrini hiç kan dökmeden teslim aldı.

Burada özellikle belirtelim ki, Kudüs’ün bu şekilde düşürülmesi, sadece Atsız bakımından değil, Büyük Selçuklu Devleti ile Abbasî Halifeliği bakımından da büyük bir manevî zafer olmuştur. Çünkü Atsız,
ilk cuma namazında hem Abbasî halifesi ve hem de Sultan Melikşâh adına hutbe okutarak, Kudüs’te ilk defa Selçuklu hâkimiyetini başlatmıştır (1073).


Öte yandan, verdiği söze bağlı kalan Atsız, şehri direnmeden teslim eden valinin malına ve canına dokunmadığı gibi, Kudüs civarında bazı yerleri ona iktâ’ etmek suretiyle kendisini hizmetine almıştır. Atsız, sadece şehri kendisine teslim eden valiye değil, şehir halkına da aman vermiştir.

Konunun tamamı için

http://www.tarihportali.org/dosya/files/ZQCz1375307640.html
 
Son düzenleme:
Geri
Üst