Attila'nın Çocuklarının Adı

raltar Çevrimdışı

raltar

Super Moderator
ATTİLA'NIN ÇOCUKLARININ ADI
Prof.Dr. Saadettin GÖMEÇ - Prof. Dr. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi


Onun geride bıraktığı üç çocuğu hakkındakaynaklarda bilgi bulma imkanına sahibiz. Aslında Attila'nın erkek çocuğu üç tane miydi, yoksa daha mı fazlaydı, bu da meçhuldür. Fakat belgelere aksettiği şekliyle, üçünün adını tesbit edebiliyoruz ki, bunlar da; Ellak, İrnek ve Dengizik diye anılmaktadır. Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu,bu Türkçe isimlerin asıllarıdır.

Dünyadaki bir kısım tarihçi için yeryüzünün gelmiş-geçmiş en büyük hükümdarları arasında hiç şüphesiz Attila ve Çingiz Han'ın yerleri bambaşkadır. İkisi de sadece mensup oldukları milletlerin tarihlerinde ve kültürlerinde etkili olmayıp; dünyanın aşağı-yukarı yarısına yakın bir topluluğun kaderinde söz sahibidirler. Özellikle M.sonra 5. yüzyılda gerçekleşen Hun akınları ve Attila'nın Avrupa'daki faaliyetleri bugünkü Avrupa'nın şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Tarihte "Kavimler Göçü" diye de anılan bu hareket sonucunda, yer-yüzünden birçok halk kalktığı gibi,yeni yeni devletler ve toplulukların da zuhur etmesi söz konusudur.

M. sonra 400'lerde Hun başbuğu Yuldız (Uldız) Kagan, her iki Roma'yı da baskı altına almaya başlamış; Roma içten içe kaynar iken isyanlar ve kargaşa da alıp başını gitmişti. Yuldız Kağan, karşısında düzensiz ve korkak bir düşman
olmasını istemediğinden Roma'ya yardım ederek, isyancılardan temizledikten sonra, 409'da Tuna'yı geçip; Trakya'da Doğu Roma'nın umumi valisiyle barış imzaladı. Kaynakların bildirdiğine göre; Yuldız bu görüşmelerde "güneşin battığı yere kadar her tarafı zaptedebileceğini" söylüyordu. Yuldız ismi herşeyden önce destani Türk hükümdarı Oğuz Kağan'ın çocuklarından birisinin adıdır ve Türk cihan hakimiyeti anlayışına göre bu ismi taşımaktadır. Bilindiği üzere Oğuz Kağan, sadece yeryüzünün değil, bütün evrenin hakimidir.Dolayısıyla oğullarının adları Kün, Ay, Yuldız, Kök, Tag, Tengiz olarak boşuna verilmemiştir. Destan kahramanı Oguz'un oğluyla, Balam-er'in oğlu veya torunu olan Yuldız'ın isminden başka bir Türk kaganının böyle bir ad ile anılmaması da ilgi çekicidir (en azından Yuldız adlı büyük bir Türk hükümdarı daha yoktur)

420 sıralarında Hunların başında çok değerli dört kardeş bulunuyordu.Bunlar: Rua (ki bu isim Türkçe bir kelimenin Latin kaynaklarına bozularak geçmesidir), Muncuk, Ay-bars ve Oktar. İşte Attila, bunlardan Muncuk'un oğludur. 434 senesinde amcası Rua ölünce hanlık makamına o oturdu.Çocukluğundan itibaren sıkı bir savaş ve devlet eğitimi alan, amcasıyla beraber bütün savaşlara katılan; demir bilekli, çelik yürekli bir Türk asilzadesiydi.Kardeşi Bleda (bu isim de Türkçe bir adın veya unvanın bozulmuş şekli olsa gerek; belki Boyla/Bolat/Bilge?) daha zayıf olduğundan; hükümdarlıkta ciddi bir talebi olmamış; bir süre devletin idaresinde kardeşine yardımcı olduktan sonra heme kadar Attila tarafından öldürüldüğü söyleniyorsa da; bilinmeyen bir sebeple 445 tarihinde ölmüştür.

Attila'nın sağlamış olduğu birlik ve üstünlük maalesef ondan sonra devam etmedi. Daha doğrusu çocukları bunu sürdüremediler. Bunun çeşitli sebepleri vardır: Kardeşler arasındaki taht mücadeleleri ve kabilelerin öne çıkma kavgaları, bunu fırsat bilen Romalı ve diğer Avrupalı kavimlerin saldırıları Attila Türklerinin varlıklarına son veren etkenlerdendir.

Onun geride bıraktığı üç çocuğu hakkında kaynaklarda bilgi bulma imkanına sahibiz. Aslında Attila'nın erkek çocuğu üç tane miydi, yoksa daha mı fazlaydı, bu da meçhuldür. Fakat belgelere aksettiği şekliyle, üçünün adını tesbit edebiliyoruz ki, bunlar da; Ellak, İrnek ve Dengizik diye anılmaktadır. Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu, bu Türkçe isimlerin asıllarıdır. Özellikle Latin eserlerinde sadece Avrupa Hunlarının değil; Avar, Bulgar, Kuman-Kıpçak, Peçenek vs. Türk beğlerinin adları da bozularak zikrediliyor. Ama bunların pek çoğu umumi Türk unvanı olduğundan tahrif olmamış biçimini tespit edebiliyoruz. Buna bağlı olarak Attila'nın çocuklarının unvanları da, Türk idarecilerin milattan önceki çağlardan beri kullandıkları sanlardır. Ama bu güne kadar nedendir bilinmez, bu adların gerçek şekli konusunda fazla kafa yorulmayıp, Latin-Bizans kaynaklarında nasıl geçtiyse, o haliyle kullanıla gelmiştir.

Başbuğ Attila'nın en büyük oğlu Ellak'tır. Belgelerin ifadesine göre o,Attila'nın halefiydi. Ama kardeşleriyle toprakların paylaşılması hususunda anlaşmazlığa düştü ve babasının ölümünden çok kısa bir süre sonra (454) Pannonya'da Germen kabileleriyle yaptığı bir savaşta öldü. Diğer çocuklarının ismi gibi, Attila'nın bu en büyük oğlunun da unvanı doğru söylenmemektedir.Onun adı veya unvanı "İllig" olmalıdır. Bu zaten Orta Asya'dan beri Türk hükümdarların unvanlarında geçen bir kelimedir. Mesela 581 tarihinde Tapar (Taspar) Kagan ölünce, yerine adı Çin vesikalarında Sha-po-lüeh diye anılan İllig Işbara Bilge geçmiştir. Yine bu unvanı Kara-Hanlı beğlerinin adlarında görebildiğimiz gibi, Kara-Hanlılara bazı kaynaklarda İllig Hanlar da dendiğini bilmekteyiz5. Değişik Türk kitabelerinde de rastladığımız6 "İllig" kelimesi;"hükümdar" manasına gelmekle beraber, "devletli, saltanatlı", anlamlarını da taşımaktadır? Dolayısıyla Attila'nın bu oğlunun adı Ellak değil, İllig olmalı ve manası da; "il sahibi, devlet sahibi" demektir. İllig transkripsiyonu hakkında bugün pekçok araştırmacı hem fikirdir.

Şimdi de Attila'nın küçük oğlu İrnek'ten bahsedelim. Anlatılan bazı rivayetıere göre, o babası Attila tarafından çok seviliyordu. Bunun da sebebi, bazı kamlar Attila'nın sağlığında, soyunun dağılacağını, fakat en küçük oğlu İrnek' ten gelenlerin yeniden bu güneşi parlatacağını söylediklerinden,çocukluğundan itibaren çok şımartılmıştı. 454 senesinde İllig Han'ın ölümünden sonra Hun merkezleri Romalı ve Germen kavimlerin eline geçtiğinden İrnek ve Dengizik Karadeniz'in kuzey taraflarına çekilmişlerdi.Uzun süren savaşlar ve kovalamacaların ardından 466'larda Bizans imparatoruna elçiler yollayarak barış istediler. Onlar Karadeniz'in kuzeyinde ve Tuna kıyılarındaki kasabalara serbestçe girmek ve hayatlarının devamı için ticarete izin verilmesini istiyorlardı. Ama kendilerine son derece aşırı hakaretler yapıldı. Bu arada iç isyanlar da alıp başını gitti. Araştırmacıların fikrince İrnek,Dobruca'nın kuzey kısmını kendisine üs yapmıştı. Buralarda toparlanmaya çalışan İrnek yeni bir Türk boyunun ortaya çıkmasına aracılık ediyordu ki o da,bizim Bulgarlar olarak bildiğimiz Türk kabilesiydi. Anlaşılan odur ki, İmek baskılara dayanamayarak sonunda Bizans'ın hakimiyetini kabul etti.

Kaynaklarda İrnek olarak anılan bu Türk büyüğünün unvanını da biz "Erkin~İrkin" şeklinde düşünüyoruz. Bu da malum olduğu üzere çok eski bir Türk unvanıdır. Derece olarak il-teberlikten önceki bir alt kademedir. Bulgar hükümdar ailesinin neşet ettiği iddia edilen9 Attila'nın bu oğlu hakkındaki bilgilerimiz de ancak yukarıdakilerle sınırlıdır. Erkin unvanı ilk defa bir Türk büyüğü olarak Mo-kan Kagan'ın hükümdar olmadan önceki sanları içinde görülmektedir. Bu unvana bir ara Kök Türklerin yerine, Ötüken bölgesine hakim olan Sır-Tarduşlar’ın Inanç beğinin unvanında da rastlamaktayızl. Yine Türk tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil eden 605 tarihindeki isyandan sonra ortaya çıkan "Altı-Bag Bodun"un başındaki kişi de "irkin" unvanını taşıyordu.Aynı zamanda Kök Türk Börülü sülalesinden sonra devletimizi idare" eden Uygurlar, başlangıçta "irkin"ler tarafından yönetiidiler. 627 senesinde, Kök Türklerin sarsıntı içerisinde bulundukları bir sırada, Uygurlar ve Sır- Tarduşlar tarafından idare edilen isyanlar ortaya çıktı. Baştaki İrkin'in ölümü üzerine Uygurların liderliğine oğlu P'u-sa (Pusar/belki Basar) geçti. 628 yılında Sır-Tarduşlarla işbirliği yapan P'u-sa, İI-Kagan'ın yeğenini mağlup etti.Bu başarılarından dolayı P'u-sa, İl-teber unvanını aldı. Ayrıca "erkin" ya da"irkin" unvanına pekçok yazıtta da tesadüf edebiliriz.

Son olarak Attila'nın ikinci oğlu olan Dengizik'ten söz edelim. Yukarıda da işaret ettiğimiz üzere o, bir aralık kardeşi İrnek ile birlikte hareket etmişti.Doğu Gotlarının, Pannonya'daki bazı Türk boylarının üzerine saldırdıklarını görünce bu Türk beyi kayıtsız kalamadı ve onlara yardıma gitti. Fakat Gotlar karşısında yenilince, Bizans'a iltica etme teklifinde bulundu. Kendisine izin verildiyse de, Bizanslı idarecilerle arası açıldı ve 469'daki bir savaşta esir edildi ve kafası kesilerek, başı İstanbul'a getirildi.

Bu üçüncü oğulun adı da "Tengiz" olmalıdır. Türkler ve Mogollarca kullanılan bu unvanın manası da herkesçe malum olduğu gibi, "deniz"dir. Meşhur Oğuz Kagan'ın çocuklarından birisinin ve yine dünyanın en büyük
fatihleri arasında yer alan Türk-Mogol hükümdan Çingiz'in adında gördüğümüz biçimiyle, "ebediliği, sonsuzluğu, enginliği" ifade eden bir namdır.Kelimenin sonundaki -ik belki kafaları karıştırabilir. Ancak bu İk'in Unvanın
esasında var olup-olmadığı şüphelidir. İnsanın aklına ister-istemez böyle siyasi ve askeri bir unvan olamayacağı geliyor. Eğer Attila'nın bu oğlunun adı Tengizik ise, bu bir küçültme de olamaz mı? Yani "denizcik" manasına da
gelebilir.

Netice olarak şunları söyleyebiliriz: Bir zamanlar dünyayı titreten meşhur Türk hükümdarı Attila'nın talihsiz bir şekilde öldükten sonra geride bıraktığı ve kaynaklarda adları zikredilen üç çocuğunun Türkçe unvanları; "İllig, İrkin" ve "Tengiz" olsa gerek.
 
ilteriş Çevrimdışı

ilteriş

Kağan
Yönetici
Ynt: Attila'nın Çocuklarının Adı

Atiila'nın çocuklarının adları bundan önceki lise 1 tarih kitabında (yanılmıyorsam) İlek, İrnek, Dengizek olarak geçmekte idi. 1. çocuğun adı makale ile örtüşmekte.

Bu arada eklemekte fayda görüyorum. Hatırladığım kadarı ile Atilla'nında adının orjinal söylenişinin "Etil" veya "Etel" olduğu söylenmekte. Hatta "büyük deniz" anlamına gelen bu isimler soyadı kanunu sırasında M. Kemal' e verilemesi düşünülen soyadları arasında yer almakta.
 
Geri
Üst